top of page
gayeuzoltulu

ANNE SÜTÜYLE HAYATA SAĞLIKLI MERHABA



Yeni doğan bebek için en ideal besin annesinin sütü kuşkusuz. Bebeğin büyüme hızına, besin öğesi ihtiyaçlarına, sindirim kapasitesine uygun olan tam ve gerçek biyolojik bir oluşumdur. Anne sütü bebeğin bağışıklık sistemini geliştirmek için gerekli olan hormonları, büyüme faktörlerini ve bebeği hastalıklardan koruyacak antikorları içeren bir bileşik olarak da tanımlanmaktadır. Bu konuda öncü kuruluşlar, bebeğin ilk 6 ay sadece anne sütü almasını, 6. ayını doldurduktan sonra da tamamlayıcı besinlere geçilerek 2 yaşına kadar emzirmeye devam edilmesini önermektedirler. Her annenin sütü bebeği için özeldir ve bebeğin doğum haftasına ve fizyolojik durumuna göre yapılanır. Anne sütü bebeği enfeksiyonlardan korur ve ileriki yıllarda diyabet, obezite ve astım gibi sağlık problemlerinin ortaya çıkma riskini azaltır.


Anne sütünü vermek için kullandığımız emzirme eylemi, bebeğe süt sağlamanın dışında anne ve bebek arasında fiziksel ve duygusal bir ilişkiyi, ten temasını ve kucaklaşmayı gerçekleştirir. Bebek bir taraftan açlığını giderirken anne ile anlamlı, güvenli ve dokunmayı gerektiren bir iletişim içindedir.


Emzirme anne için de, doğum sonrasında rahminin kısa sürede toparlanmasına, kanamanın durmasına, meme ve yumurtalık kanseri riskinin azalmasına ve en önemlisi de bebeği ile duygusal bir bağ kurmasında çok önemlidir. Emzirirken salgılanan oksitosin hormonu annenin kendini mutlu hissetmesini sağlar ki bu da anneliğe yeni adım atmış kadının yaşayacağı stresle baş etmesine yardımcı olur. Sık sık emzirmeyle bu hormonu salgılamayı alışkanlık haline getiren vücut, süt verme kesildikten sonra da bu hormonu üretmeye devam eder ve yaşamın ilerleyen dönemlerinde de stresin azalmasını sağlar. Doğum yapan kadının en büyük sorunlarından biri de gebelikte aldığı kilolarıdır. Emzirme ile ciddi bir enerji harcadığı için emziren kadınlar gebelik öncesi kilolarına daha çabuk dönerler.


BEBEĞİN BU HAYATTAKİ İLK TADI: KOLOSTRUM

Halk arasında ağız sütü olarak bilinen kolostrum doğumdan sonraki ilk 5-7 gün salgılanan, ilk gün şeffaf ve yapışkan kıvamlı, 2. günden sonra sarı ve kıvamlı, özellikle karbonhidrat, protein ve antikorlardan zengin olması sebebiyle bebeğin ilk aşısı olarak yorumlanır. Çok az miktarda gelen ağız sütü, sindirim sistemi çok küçük olan bebek için vazgeçilmez bir besindir. Kolostrumda çok önemli bir bileşik keşfedilmiştir ki, yeni doğanın çok hassas olan bağırsak koruyan ve herhangi bir zarar görmesi durumunda bağırsak onaran bu bileşik kolostrumda, sonradan gelen anne sütüne göre 7 kat daha fazladır. Kolostrumun hafif müshil etkisi nedeniyle bebeğin doğumdan sonra ilk kakasının çıkışını kolaylaştırır ve devamını sağlar. Barsak yoluyla atılan kaka ile bilirubin de atılmış olur ve bu da bebeğin yeni doğan sarılığına karşı riskini azaltır.


Kolostrumdan sonra 7-15 gün salgılanan geçiş sütü gelir. Geçiş sütünde protein miktarı azalırken, karbonhidrat (laktoz), yağ ve toplam kalori içeriği artar. Sonrasında olgun süt salgılanmaya başlar. Olgun sütün içeriği emme süresince değişmekte olup, ön süt ve son süt diye adlandırılan iki kısmı vardır. Önden gelen su ve laktoz içeriği yüksek süttür. Sıcak iklimler de bile anne sütü ile beslenen bebeklere 6 aydan önce ilave su vermek gerekmez. Son süt ise yağdan zengin süttür ve bebeğin doymasını sağlar. Anne sütü ile beslenmede sağlanan enerjinin en önemli kaynağı son sütteki yağdır.


26 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Commenting has been turned off.
bottom of page